Poşet çaylar tehlike saçıyor! Yakşalık 13 bin mikroplasik parçacığı tespit edildi
Miscellanea / / June 06, 2022
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Meral Yurtsever, poşet çaylar üzerine araştırma yaptı. Bunun sonucunda farklı markalarda 11 bardak poşetinin 4'ünde, 11 demlik poşetinin ise tamamında 13 bin mikroplastik parçasına rastlandı.
Doğada çözünmesi yüzyıllar sürebilen plastikler bu süreçte boyutları 1 mikrometreyle 5 milimetre arasında bir mikroplastik parçasına dönüşebiliyor. Bu yıl sonuçları Mart ayında açıklanan Hollanda'daki araştırmada, ilk kez insan kanında mikroplastiğe rastlanmıştı. Yapılan çalışmada; kan örneklerinde, içecek şişeler, gıda ambalajları ve giysi üretiminde yaygın kullanılan PET plastik, gıda ve ev ürünlerinin paketlenmesinde kullanılan polistiren ve plastik poşet yapımında kullanılan polietilen tespit edilmişti.
MİKROPLASTİK PARÇACIKLAR ÇAYA GEÇİYOR
Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK projesi kapsamında poşet çayla demleme yapıldığında çaya poşetten mikroplastik geçip geçmediğini araştırdı. Çalışmasında bazı poşet çaylarda mikroplastiğe rastlayan Yurtsever,
poşet çay
İNCELENEN 11 DEMLİK POŞETİNİN TAMAMI PLASTİK KATKILI
11 bardak poşetin ve 11 demlik poşetini incelediğini söyleyen Yurtsever, demlik poşetlerinin tamamının plastik ilaveli dokudan yapıldığını, bardak poşetlerinin 4'ünün yüzde 100 selülozdan imal edildiğini, 7 tanesinin ise plastik içerdiğini söyledi. Bunların yanı sıra Yurtsever, "Benim incelediğim 11 demlik poşetinin tamamının plastik katkılı olduğunu ve bu plastiklerin de polyester, polipropilen, polietilen olduğunu gördüm" dedi.
Çubuk çay
ÇUBUK ÇAYLARA DİKKAT
Son dönemde piyasaya çıkan çubuk çaylar hakkında da uyarılarda bulunan Yurtsever, açıklamalarına şunları da ekledi:
"Bir de yeni nesil, yeni moda poşet çaylar var ama poşet çay dediğim stick çaylar, kalem çay diye de geçiyor. Baktığımızda bunlar bir çubuk görünümünde ve delikleri var, içinde de çay var. Bunu analiz ettiğimizde polipropilen malzeme ile kaplanmış olduğunu gördük ve bundan da içeceğimiz çaya plastik salımı oluyor."
Öte yandan küçük parçalara bölünse dahi plastiklerin hiçbir özelliğinin değişmediğini vurgulayan Yurtsever, yutulan veya temas edilen mikroplastiklerin toksik etkiye neden olduğunun altını çizdi.
Dökme çaylar tercih edilebilir
DÖKME ÇAYLAR TERCİH EDİLEBİLİR
Poşet çay yerine dökme çay kullanılmasını tavsiye eden Yurtsever, "Tüketicinin aslında çok ambalaj içermeyen ürünlere yönelmesi daha doğru olur. Dökme çayları tercih edebiliriz. Poşet çaylar, tamam pratikliği inkar edilemez ama gerçekten çevreye ve insana etkileri ve yükü olabilir. Sadece mikroplastik kirliliği açısından değil. Poşet çayları düşündüğümüzde o ilave poşet, etiket, zımba ya da yapıştırıcı, pamuk iplik vs. düşündüğümüzde ekstradan çöp üretmiş oluyoruz ama dökme çay kullandığımızda doğrudan onu alıp bir çaydanlıkta demliyoruz" şeklinde konuştu.
"PLASTİK LÜTUF GİBİ HAYATIMIZA GİRDİ AMA ŞU ANDA BAŞA BELA"
İlk üretildiği günden beri hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilirlik, iyi elektrik ve ısı yalıtkanlığı ve ucuzluğu gibi çeşitli özelliklerinden dolayı plastiğin mucizevi olarak değerlendirildiğini söyleyen Yurtsever, "Özellikle bundan 70 yıl önce böyle hızlı büyümeyle aşırı şekilde hayatımıza girmiş plastiklerin üretimi, 1950'lerden 2020'lere doğru geldiğimizde, 200 kat artarak devam etmiş. Şu anda plastik üretimini düşündüğümüzde 400 milyon tonluk bir üretimden bahsediliyor. Pandemiyle bunun katlanarak arttığını da biliyoruz ama buna ilaveten bir de 2050'lere gelindiğinde, bunun iki katına çıkacağını da biliyoruz. Lütuf gibi hayatımıza girdi ama kesinlikle şu anda bela durumunda" ifadelerini kullandı.
"TEK KULLANIMLIK ÜRÜNLERİN BIRAKILMASI GEREK"
Yurtsever, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının bırakılması gerektiğine dikkati çekerek sözlerini şöyle tamamladı:
"Tek kullanımlık ürünlerin tamamen bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta şu andan itibaren bırakmamız gerekiyor çünkü mevcut haliyle bile çevremize yeteri kadar plastiği yaydık, saçtık, dağıttık. Bu haliyle bile doğanın kendini temizlemesi imkansız. Uzun vadede düşündüğümüzde şu anki yaptığımız kirliliğin faturası aslında gelecek nesillere kesilmiş vaziyette. O yüzden bırakmamız gerekiyor. Plastikler, çevrede yok olan, biten, eriyen çözünen bir şey değil, kalıcı bir şey. O yüzden de birçoğunun doğada yüzyıllar boyunca hiç bozulmadan kalabilme ihtimalleri var. Bırakabildiğimiz kadarını bırakmalıyız. Özellikle tek kullanımlık ürünlerden başlamalıyız."